Şu Notu Ara:

5 Mart 2018 Pazartesi

Eski Türk Edebiyatı/klasik Türk edebiyatı ders notlarım

MAZMUN

   Mazmun, Arapça bir kelimedir ve "zımn" kökünden gelir. "Bazı özel kavramları ve düşünceleri ifade etmek amacıyla kullanılan kalıplaşmış kelimelere denir."

-Divan Edebiyatında orijinal mazmun (bikr-i mazmun) kullanmak maharet sayılmaktadır. )
-Her mazmun aynı zamanda birer açık istiaredir.
-Mazmunda esas olan, ilk başta anlaşılan özelliğin arkasından gizli bir anlam olmasıdır. Bu da ancak edebi sanatlarla mümkün olmaktadır.

EDEBİ SANATLAR
Burada verilen örnekleri bir bir ezberleyin derim. Ayrıca bazı mazmunlar ve anlamları kesinlikle ezberlenmelidir.

1- Mecaz-ı Mürsel

 Bir sözü gerçek anlamının dışında benzetme amacı gütmeden kullanmaktır. Gerçek ve mecazi anlamlar arasında neden-sonuç, parça-bütün gibi ilişkiler bulunabilir.

Aldın hezâr büt-gedeyi mescîd eyledin
Nâkûs yerlerinde okuttun ezânları

hezâr: bülbül, bin sayısı
Nâkus yerler:Minareler, tepeler
Nâkus:eksik
büt: put, sevgili
gede: yer, mekan
büt-gede: puthane

2-Kinaye

  Bir sözcüğün, benzetme amacı gütmeden, kimi zaman gerçek anlamını da kastederek kullanmaktır. "Yani gerçeği mecaz yoluyla dolaylı olarak söylemektir.

 Ayağı yer mi basar zülfüner ber-dâr olanın
 Zevk ü şevk verir can u seri döne döne.

ser:baş
ber-dâr:asılmak

3-Tariz

 Bir sözün gerçek ve mecaz anlamının dışında büsbütün tersini kastetmektir. Bu nedenle birini ya da bir şeyi alaya almak amacıyla kullanılır.

  Vefâlı yâdına benden hezâr şükran ki
  Bırakmıyor beni tênha şeb-i melâlimde

 yâd: hatıra
 şeb: Gece
 melâl: kader

3-Teşhis ve İntak

 İnsan dışındaki canlı veya cansız varlıkları düşünen, duyan ve hareket eden bir insan kişiliğinde göstermek, kişiselleştirmedir. Bu varlıkları konuşturmak, intak'tır.

Lâle yaktı ciğerini gül-i handânın içün
Serviler kesdi kalın kadd-i hırâmânın içün

hırâmân:salınarak yürüyen kişi.

4-Leff ü neşr

  "Müretteb leff-ü neşr ve "gayrı-müretteb leff-ü neşr" olarak ikiye ayrılır.

 Bir beyit içerisinde en az iki şeyden bahsedip sonraki beyitte bu iki şeye karşılık sırasıyla birşeyler söylemek "müretteb leffü neşr'dir. " ikinci dizede sırasıyla söylemek yerine sırasız söylemek, "gayrı-müretteb" dir.

şirin: Tatlı
ruh: yanak
hal: ben(yüzdeki)

5-Tecahül-i Arif

 Bilinen bir gerçeği bilmemezlikten gelmektir. Bunu yapmak için istifham ve mübalağa sanatlarından yararlanılabilir.

Edirne şehri mi ya gül-şehri me'va mıdır
Anda kasr-ı padişah-ı cenneti a'lâ mıdır

me'va: yer/yurt

6-Hüsn-i Ta'lil

 Herhangi bir olayın gerçekleşmesinin nedenini hayali bir nedene bağlamaktır.

Piş ü peşinde şevk ile rü-mâl olup gider
Sâyende sana bencileyin mübtela mıdır

piş: ön               sâye: gölge

bencileyin: benim gibi

7-Mübalağa 

 Abartma sanatıdır.

 Donar soğuktan efendi semender âteşte
 Bir iki gün dahi böyle eserse bu sarsar

sarsar: kışın esen rüzgar.
semender: ateşte yanmayan özel bir kuş.

8-Tezat

 Birbirine karşıt nitelikleri aynı beyitte kullanmaktır.

9-Tekrir

 Anlamı güçlendirmek için bazı ifadelerin tekrar tekrar kullanılmasıdır.

ter: taze
berg: pembe
sanavber: fıstıkçamı

10-Nida

 Beyit içerisinde "ey", "hey" gibi ünlem ifadeleri kullanılmasıdır.

revân: akan             ruh-ı revân: akan ruh, sevgili

11-İstifham

  Yanıt isteme amacı olmadan soru sorma sanatıdır. Bu şekilde anlam güçlendirilir.

çeşm: göz
ebru: kaş
amber: koku

12-Telmih

 Beyitlerde tarihi ya da efsanevi kişilerin adını kullanmaktır.

13-İrsal-i Mesel

 Beyitlerde atasözü kullanma sanatıdır.

14-İktibas

 Kur'an ya da hadislerden örnek vererek anlamı güçlendirmektir.

15-Cinas

 Söylenişleri ve yazılışları bir, anlamları farklı olan iki sözcüğün aynı beyit yada bir dize içinde kullanılmasıdır. Bu yolla kurulan beyitlere tecnis denir.

dil: gönül
cemal: yüz
verd: gül
zebân: dil
cerahât:yara

16-İştikak

 Aynı kökten türeyen en az iki sözcüğübir dize ya da beyit içinde kullanmaktır.

örn: kabiliyet, kâbil, makbil, makbûl vb...

17-Akis

  Bir dize ya da beyitin tersyüz edilerek kullanılmasıdır.

 dîde: göz
 ruh: yanak

 18-İade

  Bir şiirin içinde her beyitin son sözcüğünü ondan sonraki beyitin ilk sözcüğü olarak kullanmaktır.

19-Tarsî

  Şiirdeki sözcükleri; sayı, ölçü ve uyak bakımından birbirine denk getirmektir. Böyle yazılan şiirlere murassa denir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.