Şu Notu Ara:

5 Mart 2018 Pazartesi

Araba Sevdası Roman İncelemesi(Yeni Türk Ed. 1. sınıf 2. dönem)


                                                                    -Konu-

 Bihruz Bey, İstanbul'da yaşayan, ölen babasının mirası ve annesinin parasıyla geçinen biridir. Ayrıca gösteriş düşkünüdür. (Örn. Fransızca bilmez ama biliyormuş gibi davranır. Fransızca bilmedikleri için onları aşağılar. ) Bahar geldiğinde gençlerin o dönemdeki buluşma mekanı olan Çamlıca'ya sık sık gezmeye gider.


 Yine Çamlıca'da vakit geçirirken, bir at arabası görür ve içinden 2 tane hanımın indiğini görür. Bu hanımlardan biri sarışın ve alımlı biri olan Periveş'tir. Bihruz Bey, Periveş'e aşık olur. Kendisini takip eder. Ancak Keyfi Bey'in ortaya çıkması ile Periveş kaçar ve Bihruz Bey, takip etmeye çalışsa da kadının izini kaybeder. O günden sonra Periveş'e sevdalanır.


 Ona bir mektup ve alıntı bir şiir yazarak gönderir. Ancak sarışın bir hatun olan Periveş'e gönderdiği şiir, esmer bir hatuna hitap etmektedir. Tabii Bihruz Bey yarım yamalak dil bildiği için bunun farkına sonradan varır ve kahrolur. Bu sırada maddi sıkıntıya düşer ve paraya ihtiyaç duyar. Konağı satmak ister ama annesi izim vermez.


 Yine Keyfi Bey ile konuşurken ondan Periveş'in öldüğünü öğrenir ve çok üzülür. Günlerce süren bunalımdan, ağlayışlardan sonra kendine biraz gelmeye başlar. Kendine biraz geldikten sonra dışarı çıkar. Dışarıda Üsküdar vapurunda Periveş'i görür. Keyfi Bey'in yalanını yüzüne çarpmak üzere yanına gider ancak Keyfi Bey, o gördüğü hanımın Periveş değil, yanında çalışan ve ona çok benzeyen bir kadın olduğunu söyler. Bihruz Bey tekrar yıkılır. Tabii bu sırada alacaklılar onu sıkıştırmaktadır.


 Bihruz Bey'in arabacısı Andon, onun yanına giderken bir gün kaza yapar. Ancak bu küçük kazayı saklı tutmak için Bihruz Bey'in borçlu olduğu Kondaraki'nin fabrikasına tamire götürür. Kondaraki, bütün uyarılarına rağmen borcunu ödemeyen Bihruz Bey'in arabasına ve atlarına el koyar. Andon, çaresiz Bihruz Bey'in yanına döner. Olanları anlatır ve işinden olur. Kondaraki, Andon'u nispet yapmak için işe alır.


 Bihruz Bey, annesinin isteği üzerine İstanbul'dan ayrılma planı yapar ama ayrılmadan bir yıl daha fazladan kalmak ister. Çarşıda dolaşırken o sevdiği kadını görür. Periveş'in mezarının yerini sormak üzere yanına gider. O kadının Periveş'in kendi olduğunu öğrenir. Bindiği arabanın da kiralık olduğunu ve kadının aslında zengin olmadığını öğrenir. Periveş, Bihruz Bey ile alay eder. Bihruz Bey yıkılır.


 Romanın sonunda Bihruz Bey arabalara kendini kaptırır ve hep bir arabadan diğerine koşar. Roman böyle çocukça ve komik bir sonla biter.


 Bihruz Bey ve Yaşadığı Dönem


 Bihruz Bey, Tanzimat romanının bütün kişileri gibi "kalem"de çalışmaktadır . Babadan kalma bir mirası vardır, etrafını saran dalkavuklar yüzünden bütün parasını kaybeder. Ayrıca burada dikkat edilmesi gereken nokta, kendisinin işe gitmeyip maaş almasıdır. Burada devlet kurumlarına bir eleştiri yapılmıştır.


 Periveş


 Periveş, yine Tanzimat romanında genel olarak görülen "yabancı ve hafifmeşrep kadın" tipidir. Romanın ana kişisinin parasını sömürür.




Keşfi Bey: Bihruz Bey’e yalan söylemiştir. Şakacı bir yapısı vardır.



Mişel: Bihruz Bey’in hizmetkarıdır. Her zaman kibar görünür ve Bihruz Bey gibi Fransızca ile karışık bir dil konuşur.



Andon: Bihruz Bey’in arabacısıdır. Bihruz Bey’in sarı renkli şık arabasını verilen emirler doğrultusunda kullanır. Bihruz Bey’den oldukça korkar.



Müsyü Piyer: Bihruz Bey’e öğretmenlik yapan, ona kitaplar getirip, okuyan orta halli bir profesördür. Geçimini biraz da Bihruz Bey’in yardımıyla sağlar.



Kondaraki: Araba tamir fabrikasının müdürüdür. Bihruz Bey’in arabasını pek beyenmiş ve göz koymuştur.





 Roman Hakkında



  Dili ağırdır. Olaylar akıcı değildir. Realist olarak anılmasına rağmen o kadar da ileri bir realizm görülmez. Tanzimat Romanlarının genel konusu "yanlış batılılaşma" burada da anlatılır.





                                                    - Recaizade Mahmud Ekrem-



 1 Mart 1847 yılında İstanbul'da doğdu. Takvimhane Nazırı Recai Efendi'nin oğludur. Dış işleri bakanlığına memur olarak girdi. Burada Fransızcasını geliştirdi. Namık Kemal ile tanıştıktan sonra Batı Edebiyhatı'na yöneldi. Tasvir-i Efkâr gazetesine yazmaya başladı. N. Kemal Avrupa'ya kaçmadan ona bu gazetenin editörlüğünü verdi. Bir dönem Mekteb-i Sultani ve Mekteb-i Mülkiye'de öğretmenlik yaptı. Eğitim bakanlığında bulundu. Ayan meclisine seçildikten sonra vefat etti. Oğlu Nijad'ın yanına gömüldü.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.