mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün
Ne meclisler kurılmışdur ne sâgârlar sürilmişdür
Mahabbet bâdesine benzer olmaz hep görilmişdür
“Ne meclisler kurulmuş, ne kadehler sunulmuştur; fakat aşk badesine benzer bir şarap olmadığı her zaman görülmüştür.”
Gönül mir’âtını sad-pâre gördüm râh-ı zilletde
Mukarrer bir cefâ-cû seng-dil yâre urılmışdur
“Gönül aynasını bu perişanlık yolunda yüz parça olmuş gördüm. Onun cefa etmeyi seven, taş gönüllü bir sevgiliye vurulmuş olması kesindir.”
Senün bûy-ı dil-âvîzünle bahse eylemez cür’et
Buhûr-ı Meryemün ey gonce-fem gûşı burılmışdur
“Ey gonca ağızlı sevgili! Siklamen çiçeğinin kulağı burulmuştur. Bu sebeple Senin gönül çekici kokunla bahse girmeye cesaret edemez.”
Dilâ âlem yıkılmaz göklere âhun direk olsa
Bu çetr-i lâciverdi anun üstine kurılmışdur
“Ey gönül, ahın(dan) çıkan dumanın göklere direk olsa dünya yıkılmaz; bu lacivert çadıra (benzeyen gökyüzü) onun üstüne kurulmuştur.”
Dil-i meyyâl o servün hâk-i pâyinde karâr etmiş
Bulandı bir zaman Yahyâ hele şimdi durılmışdur
“Bu arzulu gönül, o servi boylu güzelin ayağının toprağında karar kılmıştır. Yahya, bir zaman bulanmıştı, hele şükür şimdi durulmuştur.”
---------
fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
Birbirine girdiler dûlâblarla âblâr
Âblâr gâlib olınca döndüler dûlâblar
“Sularla dolaplar birbirine girdi. Sular galip gelince dolaplar dönmeye başladı.”
Ey melâhat bahrı nâfı sabâ vasf itmese
Ugramazlardı göbek burmasına gird-âblar
“Sabah rüzgârı bu güzellik denizinin göbeğine dokunmasaydı, girdaplar böyle göbek burmasına uğramazlardı (dönüp durmazlardı).”
Ârızı üzre ser-i zülfi düşer mikrâzdan
Gûyiyâ dil-ber kitâb-ı hüsnini i’râblar
“Makasla kesilmiş gibi yanağının üzerine düşen saçlarının ucu, sanki sevgilinin güzellik kitabını gösterir.”
Kalmışuzdur bâdenün keyfiyetin idrâkden
Aklumuz almışdur ey sâkî o la’l-i nâblar
“Şarabın mahiyetini anlamaktan aciz kalmışızdır. Ey sakî, o saf lal gibi dudaklar aklımızı almıştır!”
Pertev-i ruhsâr-ı sâkî şu’le-i câm-ı şarâb
Ayşa âgâz eyle Yahyâ geçmedin meh-tâblar
“Bir yanda sakinin yanağının ışıkları, bir yanda şarap kadehinin alevleri… Yahya, mehtap geçip gitmeden eğlenceye başla.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.