Şu Notu Ara:

5 Mart 2018 Pazartesi

Nef'i/ Siham-ı Kaza

-Sa’âdet ile nedîm olalı peder Hâna 
Ne mercümek görür oldı gözüm ne tarhana

“Peder hana, mutlulukla arkadaş olalı, gözüm ne mercimek, ne tarhana gördü.”

-Züğürtlük âfetüm oldı ‘aceb midür itsem 
Peder gibi buradan ben de ‘arz-ı cer Hâna

“Züğürtlük başıma bela oldu. Peder gibi ben de para isteğimi hana arz etsem, şaşılır mı?”

-Eger müsâ’ade itmezse bir tulum yağa 
İki tulum kumuz olsun nedür zarar Hâna

“Eğer, bir tulum yağa izin vermezse, iki tulum kumuz olsun. Bunun hana zararı nedir?”

-Buna da hısset olur mı ki günde bin Tatar 
Tulum tulum kumuzı pîşkeş çeker Hâna

“Buna da cimrilik olur mu? Günde bin Tatar, tulum tulum kumuzu Hana peşkeş çeker.”

-Peder de mi ‘aceb imsâk Hânda mı bilmem 
Nezâket ile bunı kim su’âl eder Hâna

“Cimrilik pederde mi, yoksa handa mı acaba? Bunu nazikçe hana kim sorabilir?”

-Peder degül bu belâ-yı siyehdür başuma 
Sözüm yirinde n’ola güç gelürse ger Hâna

“Bu peder değil, başıma kara bir beladır. Sözüm yerinde söylenmiştir, hana ağır gelse de ne var?"

-Benüm züğürtlük ile ellerüm taş altında 
Müzahrefâtun o dürr ü güher satar Hâna

“Benim züğürtlükten ellerim taş altında. O ise süprüntülerini inci ve cevher olarak hana satar.”

-Ben ıztırâb ile bunda semâ’a girmede ol 
Dü beyt okur nağamât ile def çalar Hâne

“Ben ıstırapla buralarda dolaşırken, o hana ezgi ile iki beyit okuyup göklere çıkmakta.”

-Zügürd olursam olaydım ne çâre kâ’il idüm 
Olaydı baş sokacak denlü muhtasar hâne

“Züğürt olursam olayım, elden ne gelir? Başımı sokacak küçük bir ev olsaydı buna razı olurdum”

-Hudâ bilür ki sözüm serteser hakîkatdür 
Baş ağrıdur der isem lîk serbeser Hâne

“Allah bilir, sözüm baştan sona gerçektir. Fakat, hana söylersem onun başını ağrıtır.”

-O demde kim peder-i nâbekâr-ı sifle-nihâd 
Beni garîb koyup oldı hem-sefer Hâne

“O sırada, alçak tabiatlı hayırsız peder, beni garip koyup hana yoldaş oldu.”

-İki kasîde komışdı ekâbiri cer içün 
Anunla toldı yine şehr içinde her hâne

“Büyüklerden caize için iki kaside koymuştu. Onunla bile şehr içindeki bir ev bile doldu.”

-Ne câ’ize ne sıla var bu yerde meddâha 
Meger idem yine varınca ber-güzer hâne

Peder bu mısra’ı hod kendi söylemişdi bilür 
Minâre üstine laklak çıkar yapar hâne 

Giderdüm âh velî korkaram ki ‘ammüm de 
Tuyarsa gitdigim ardumca cân atar Hâna

Belâ bir iken üç olurdı başına
 Hânun Ederdi her biri bir gûne ‘arz-ı cer Hâna

Üçi de cerr-i muvâfık ederdi birbirine 
Biri birin yine tenhâda hem geçer Hâna

Belâ budur ki ri’âyet ederse Hân bize ger 
Ne denlü var ise cerrâr ‘azm eder Hâna

Bu denlü ‘asker-i cerrâra memleket lâzım 
Ne kişver-i Leh ü Çeh ne Kırım yeter Hâna

Bu hayret ile varup geldigümce ahbâba 
Kimi söger pedere kimisi güler Hâna

Birisi Mîr Şeref’dür kadîmi ahbâbun 
Du’â-yı hayr eder olmaz hem ol kadar Hâna

Görünce hâlimi şetm-i galîz eder eder pedere 
Döner yemîn eder ardınca hem natar Hâna

Ki Hân sevâba girüp ger babanı katl itse 
Du’â ederdi felekden ferişteler Hâna

Niçün deyince hemen handenâk olup der kim 
Niçe nedîm olur öyle le’îm-i har Hâna 

Denâ’etinden eger bir latîfe nakl etsem 
Olurdı tuhfe-i makbûl mâ-hazar Hâna 

Soyardı na’lini ölmiş eşeklerün yolda 
Verürdi nân ü piyâza konunca her hâne

Nigâh-ı hasretile reng ü fer komaz bilürem 
Meded tuyurmasun ana gelince zer hâne 

Kırımî Hân sana verse babandan artar mı
Yabana söyleme verme varup keder Hâna

Babana bin deve sana da bir keçi verse 
Anı dahi bana ver diyü göz kapar Hâne 

Kanâ’at eyle baban gibi olma pes cerrâr
 ………….de tek verme derd-i ser Hâne 

Tevekkül eyle cenâb-ı Hudâya ahvâlün 
Ne şer’i âhere ‘arz eyle ne Tâtâr Hâna  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.