Şu Notu Ara:

5 Mart 2018 Pazartesi

Şinasi-Münacât Özet ve İnceleme

Münacat
1- Hak Teâlâ azamet âleminin pâdişehi
Lâ-mekândır olamaz devletinin taht-gehi
1-Allah ululuk âleminin padişahıdır. O'nun devletinin taht yeri yoktur. Çünkü Allah "mekândan münezzehtir, belli bir mekânı yoktur.
Azamet: ululuk / Lâ-mekân: Mekândan münezzeh / Taht-gehi: Taht yeri / Hak Teâlâ: Allah
2- Hâsdır Zât-ı İlâhisine mülk-i ezelî
Bî-hudûd anda olan kevkebe-i lem-yezeli
2-Ezelden beri varlığını sürdüren bu evren O'nun ilâhî zatına özgüdür. Bu âlem sonsuz, yıldızları da sınırsızdır.
Hâs: Özgü / Mülk-i ezelî: Zamanın öncesinden beri varlığını sürdüren mülk
Bî-hudûd: Sınırsız / Lem-yezeli: Yok olmayan, Sonsuz / Kevkebe: Yıldız, Gösteriş
3-Eser-i hikmetidir yerle göğün bünyâdı
Dolu boş cümle yed-i kudretinin îcâdı
3-Yeryüzü ile gökyüzünün yaratılması O'nun yaratıcı gücünün eseridir. Hayat belirtisi olan veya olmayan bütün âlemlerin yaratılması O'nun kudreti iledir.
Bünyâd: Temel, Esas Yapı / Yed-i Kudret: Allah'ın kudreti ve kudretinin tasarrufu.
4-İzzet ü şânını takdis kılar cümle melek
Eğilir secde eder pîş-i celâlinde felek
4-(Ey ulu Rabbim!) Senin yüceliğini ve ululuğunu bütün melekler takdis eder, âlem Senin büyüklüğün önünde eğilir, secde eder.
İzzet: Üstün, Kuvvetli / Takdis: Hürmet Göstermek / Pîş-i Celâl: Büyüklüğün önü
5-Emri vech üzre yer eyler gece gündüz hareket
Değişir tâzelenir mevsim-i feyz ü bereket
5-Dünya O'nun emri doğrultusunda hareket eder, gece ile gündüzün oluşması, bolluk ve bereket mevsimlerinin değişmesi ve yeniden canlanması gene O'nun emri iledir.
Vech: Sebep, O doğrultuda / Feyz: Bereket
6- Pertev-i rahmetinin lem'asıdır ayla güneş
Tâb-ı hışmından alır alsa cehennem âteş
6- Ay ile güneş rahmet ışığının parıltısıdır. Cehennem ateş alırsa O'nun hışmının ateşinden alır.
Pertev-i Rahmet: Tanrının merhametinin parıltılısı / Lem’a: Parıltı / Tâb-ı Hışım: Hiddet Parıltısı /

7- Şerer-i heybet-i ulviyyesidir yıldızlar
Anların şûlesi gök kubbesini yaldızlar
7- Yıldızlar, O'nun görkemli heybetinin kıvılcımıdır, bu yıldızların ışığı gökyüzünü yaldızlar.
Şerer: Kıvılcım / Ulviyye: Görkem / Heybet: Korku ve Saygı uyandıran hâl / Şûle: Işık
8- Kimi sâbit kimi seyyar be-takdîr-i Kadîr
Tanrı'nın varlığına her biri bürhân-ı münîr
8- Tanrı'nın takdiri ile kimi hareketli kimi hareketsiz bu varlıkların her biri O'nun varlığına açık bir delildir.
Takdîr-i Kadîr: Tanrının Takdîri / Bürhân-ı münîr: Parıldayan Kanıt 
9- Varlığın bilme ne hâcet küre-i âlem ile
Yeter isbâtına halk ettiği bir zerre bile
9- O'nun varlığını bilmek için âleme bakmaya ne gerek var, yarattığı bir zerre bile O'nun varlığını ispata yeter.
Küre-i âlem: Dünya / Halk etmek: Yaratmak

10- Göremez zâtını mahlûkunun âdî nazarı
Hisseder nûrunu amma ki basiret basan
10- O'nun zatını yarattıklarının sıradan bakışı göremez, ancak gönül gözü açık olanlar nurunu algılayabilir.
Nazar: Bakmak / Basiret: Kalp gözü ile gören

11- Vahdet-i zâtına aklımca şehâdet lâzım
Can ü gönlümle münâcât ü ibâdet lâzım
11 - Zatının birliğini aklımca doğrulamak gerek, can ve gönülden (yalvarıp) yakarıp, ibadet etmek gerek.
Vahdet-i zât: Varlığının birliği / 
Şehâdet: tanıklık, kabul etmek / Münâcât: Allah’a yalvarmak
12-Neş'e-i şevk ile âyâtına tapmak dilerim
Anla var Hâlik'ima gayri ne yapmak dilerim
12- Gönül dolusu şevk coşkusu ile âyetlerine tapmak dilerim. Rabbim'e ne yapmak, nasıl yakarmak istediğimi artık anla.
Şevk: Büyük İstek / âyât: Ayet / Hâlik: Yoktan Yaratan, Allah

13- Ey Şinâsî içimi havf-ı İlâhî dağlar
Sûretim gerçi güler kalb gözüm kan ağlar
13- Ey Şinâsi, içimi Allah korkusu dağlar, her ne kadar yüzüm gülerse de gönül gözüm kan ağlar.Havf-ı İlâhî: Allah Korkusu

14- Eder isyanıma gönlümde nedâmet galebe
Neyleyim yüz bulamam ye's ile afvım talebe
14- İsyanıma gönlümde pişmanlık ağır basar; ne yapayım, üzüntü ile bağışlanmamı istemeye yüz bulamam.Nedâmet: Pişmanlık/ Galebe: Üstün Gelmek/ ye's: Üzüntü/ Afv: Bağışlama
15- Ne dedim tövbeler olsun bu da fi'l-i şerdir
Benim özrüm günehimden iki kat bed-terdir
15- Ne dedim, tövbeler olsun, bu da bir kötü iştir. Benim özrüm günahımdan iki kat daha beterdir.
Fi'l-i şer: Kötü İş/ Bed-ter: Daha kötü
16- Nûr-ı rahmet niye güldürmeye rû-yi siyehim
Tanrı'nın mağfiretinden de büyük mü günehim
16- Allah'ın rahmetinin nuru kara yüzümü niçin güldürmesin, benim günahım Allah'ın bağışlama gücünden büyük müdür?
Nûr-ı rahmet: Allah’ın rahmetinin nuru/ rû-yi siyeh: kara yüz
17- Bî-nihâye keremi âleme şâmil mi değil
Yoksa âlemde kulu âleme dâhil mi değil
17- O'nun sonsuz cömertliği âlemi kaplamıyor mu, yoksa yaratmış olduğu kullar bu âleme dâhil değil mi?
Bî-nihâye kerem: Allah’ın sonsuz cömertliği

18- Kulunun za'fına nisbet çoğ ise noksanı
Ya anın kahrına galib mi değil ihsanı
18- Kullarının zaaflarına oranla kusurları da çoktur. Ancak O'nun bağışlama ve yardım gücü kahrına üstün değil mi?
İhsan: Bağışlama ve yardım gücü

19- Sehvine oldu sebeb acz-i tabiî kulunun
Hem O'dur âlem-i ma'nîde şefî'i kulunun
19- Kulunun hatalarına, onun yaratılıştan gelen zayıflığı sebep oldu. Hem (zaten) mânâ âleminde kulun bağışlanmasına vesile olacak olan da onun zayıflığıdır.
Sehv: Hata/ âlem-i ma'nî: Anlamlar dünyası 
20- Beni afvetmeğe fazl-ı ilâhîsi yeter
Sanma hâşâ kerem-i nâ-mütenâhîsi biter

20- Beni bağışlamaya O'nun İlâhî fazileti yeter, çünkü sonsuz keremi, hâşâ, biter sanma.
Fazl-ı ilâhî: İlahi Olgunluk/ Nâ-mütenâhî: Sonsuz
Münacat;
Münacat nazım şekliyle aruzun 4 Fe’ilatün kalıbı ile yazılmıştır. Yenilik şekilde değil mantığın ve zihniyetin değişimindedir.
Münacat’ ta tevhit bölümü de vardır. Fakat divan edebiyatında olan tasavvuf geleneği burada yoktur. Aynı zamanda kasideye dair pek çok özelliğin olmadığı görülür. Beyit sayısı klasik kasideden daha azdır. Divan edebiyatında aslolan beyit güzelliğidir, anlam beyitte biter. Fakat burada göze çarpan bir diğer başlıca yenlik ise beyitler arasında bir anlam birliğinin olmasıdır.
1.Beyit
Bu beytin ana fikri Allah’ın mekânsızlığını ve sınırsızlığını anlatmış olmasıdır. Ayrıca Allah’ı padişaha benzeterek somutlaştırmıştır. Fakat Allah’ın padişahtan farkı onun yönetilen bir yerinin olmayışı, mekânsızlığını.
2.Beyit
Burada Allah’ın sınırsızlığını, mülk-i ezeliden yola çıkarak verir. Allah’ın sıfatlarına değiniliyor. ‘’ezeli’’ kavramı ise onun geçmişsiz ve geleceksiz oluşuna, yani yine varlığının hudutsuzluğuna dairdir.
3.Beyit
Yed-i kudrette somutlaştırma vardır. Eser-i hikmette vardır. Tasavvuf ilmine bilimsel bir perspektiften bakmıştır. Yerle gök ile evrenin yaratılışına değiniyor.
4.Beyit
Yüce Allah tasavvufta secde etme emrini verir. Bu beyitte de ona bir gönderme var. Açık bir telmih sanatı görülür. Secde ediniz emrine yönelik. İzzet-ü çan-piş-i celal ve melek ile secde eder arasında gayrı mürettep leff-ü neşr sanatı vardır.
5.Beyit
Burada da gece ve gündüzün oluşumu ve mevsimlerin değişmesi bilimsel bilgi yerine Allah’ın kudretine bağlanıyor.
6-7-8-9.Beyitler
9. beyte kadar Allah2ın varlığı hep evrenin somut değerleriyle açıklanmaya çalışılıyor. Ay ve güneş, yıldızlar, gece-gündüzün oluşumu mevsimler vs. ayrıca bu beyitler ile Şinasi’nin coğrafya ve astronomi bilgisi de gözler önüne serilir. Fakat 9. Beyitte bir sorgulama söz konusudur. Yaratıcının varlığının sebep sonuç ilişkisi içinde gösterilir.
10.Beyit
Burada da Allah’ın ancak gönül gözüyle hissedilebileceği, her mahlukun bakışıyla görülüp hissedilemeyeceğinden bahseder şair.

11.Beyit
Vahdet-i zat tamlaması burada önemlidir. Şair bu beyitten itibaren Allah’ın varlığı aklı ile şehadet ettiğini dile getirir. O zamana kadar yapılmamış bir şeyi yapar burada. İnancını aklı ile desteklemeye ve o yüce zatın varlığına kanıtlar bulmaya çalışır. Oysaki din koşulsuz, kuralsız inanmayı kabul gerektirir. Bu bağlamda, Şinasi’nin böyle bir şeye başvurması yeni ve önemlidir.
13.Beyit
Bu beyitteki en dikkat çekici unsur ‘’Ey Şinasi’’ seslenişidir. Divan şiirine ilk kez bireyin girdiğini görürüz bu beyitte. ‘’Şinasi’’ diyerek şair kendini, özel-tekil bir varlığı şiire sokmuştur.
14.Beyit
Bu beyitten itibaren şair Allah’ın varlığını kainattakilerle sorguladığı için pişman olduğunu belirtir ve özür diler.
16.Beyit
Burada şair bağışlandığını bilmek için bir takım fikirler yürütmeye çalışır.

Eserin tamamına son kez yorum getirecek olursak; dine akılcı bir bakış açısıyla yaklaşılmış olması yeni ve değişiktir. Kendisinden öncekilerden bu şekilde ayrılır. Klasik bir münacat değildir. Şiiri içerik, anlam ve kavram olarak değiştirmiştir. Anlam bütünlüğüne önem vermiştir. Sanat yapma endişesi en aza inmiştir. Bu da mahalli sanata yöneliyor oluşundan kaynaklanıyor.
1-tenasüp ve açık istiare
3-Tezat
4-Telmih, Leff ü Neşr
5-Tenasüp, Tezat
6- Teşbih
7- hüsn ü talil teşbih
8-tezat
9-tedric
13-tezat
nida
15-tedric
16-tezat istifham hüsn ü talil
17-istifham
18-istifham, tezat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.