Kendi Kendisiyle Yetinme
Krallar hiçbir şeyimi almazlarsa bana çok şey vermiş
olurlar; hiçbir kötülük etmezlerse yeterince iyilik etmiş sayılırlar bana. Bütün istediğim budur onlardan. Ama nasıl şükrediyorum
Tanrıya, varımı yoğumu bana aracısız vermiş, beni
yalnız kendisine borçlu kılmış olduğu için! Nasıl yalvarı
yorum ona gece gündüz beni hiçbir zaman kimseye karşı
ağır bir minnet altına sokmasın diye! Ne mutlu bir özgürlükle
bunca zaman yaşadım: Onunla bitsin ömrüm!
Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak.
İn me omnis spes est mihi.
Bütün umudum kendimde.
-Terentius
Bunu başarmak herkesin elindedir; ama ölmeyecek kadar
yiyecek içeceği olanlar daha kolay başarabilirler elbet
bunu. Bir başkasına bağlı yaşamak yürekler acısı ve belalı bir
şeydir. Kendimiz -ki en iyi, en emin sığınağımız odur,- kendimiz
bile güvenilir değiliz yeterince. Kendimi hem yürekçe,
asıl iş yürekli olmakta çünkü, hem varlıkça öyle hazırlıyorum
ki başka her şeyimi yitirdiğim zaman kendimle yetinmesini
bileyim.
Hippias gereğinde her şeyden sevine sevine elini çekip
Musalarla baş başa kalabilmek için kendini bilime vermekle
kalmadı; ruhunun kendi kendiyle yetinmesi, dışarıdan gelecek
rahatlıklardan yiğitçe vazgeçebilmesi için filozof olmakla
da kalmadı; büyük bir merakla yemek pişirmesini, tıraş olmasını,
giysilerini, ayakkabılarım, öte berisini kendi yapmasını
da öğrendi ki kendi yükünü taşıyabildiği kadar kendi taşısın
ve kimsenin yardımına muhtaç olmasın...
Vermede nasıl bir üstün olma niteliği varsa, almada da
bir boyun eğme niteliği vardır. Onun içindir ki Beyazıt I, Timurlenk’in
gönderdiği hediyeleri küfürler ederek geri çevirmiş.
Sultan Süleyman’ın bir Hint İmparatoruna yolladığı hediyeler
de öyle kızdırmış ki adamı, kabaca reddederek bizim
âdetimiz almak değil vermektir demekle kalmamış, hediyeleri
getiren elçileri zindana attırmış.
Kitap III, Bölüm IX
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.